Göcek 1980’lerde küçük bir köydü. Sonra özellikle yat ve yelkenli meraklıları dünyanın en güzel koylarını koynunda saklayan Göcek’i keşfetmeye başladı. 1987 yılında beldeye dönüşen Göcek, doksanlar gelindiğinde kendi halinde küçük bir marinası olan, ama billur berraklığındaki denizi, kıyıları kucaklayan çam ormanları, saklı koyları ve plajları ile vazgeçilmez bir rota oldu.
Göcek’in yerleşik nüfusu altı bin beş yüz civarında, yazın ise bu nüfus on binlere dayanıyor. Yılda dört defa yerli ve yabancı yelkencilerin katıldığı
yelken yarışları (regatta) gerçekleştiriliyor. Yatçıların ve yelkencilerin yoğun ilgisi yüzünden Göcek Çarşısı yıllar içinde onların zevkine göre şekillenmiş. Bu nedenle çarşı, diğer tatil beldelerine göre biraz daha farklı, sanki biraz daha ayrıcalıklı. Günübirlik tatilcilerin pek uğramadığı bu çarşıda yürüyüşe çıkmak, çarşı caddesinden deniz kenarına geçip kordonda bir kafede, barda ya da restoranda vakit geçirmek kendinizi çok iyi hissettiriyor.
Küçük, temiz ve sevimli bir çarşı
Göcek nüfusu yazın bile on bini geçmiyor, bu nedenle çarşısı oldukça küçük. 15 dakikada bütün çarşıyı gezebilirsiniz. Palmiye, manolya gibi ağaçların gölge yaptığı sokaklarda yüksek katlı binalar yok. İki katlı küçük binaların alt katları kafeler, restoranlar, hediyelik eşya mağazaları, seçkin butikler, marketler ve bankalardan oluşuyor. Esnaf zarif ve gelip geçenleri ısrar ederek rahatsız etmiyor. Mağazalarda özgün tasarımlı kaliteli ürünler bulabilirsiniz. Çarşıda ve sahildeki yeme-içme mekânları da çok nezih. Antep lezzetlerinden dünya mutfağına kadar çok sayıda seçenek var. Kahve dükkânları ve yeni nesil restoran ve kafeler de bulunuyor.
Çarşıdan denize inen palmiyeli caddelerde bünyenizin huzurla dolduğunu hissediyor, yaz kış Göcek’te yaşamanın hayalini kurmaya başlıyorsunuz. Göcek’e mutlaka uğrayın, büyükşehirlerin kaotik ve insanı bunaltan atmosferinden uzaklaşacak, unuttuğunuz huzurlu Akdeniz yaşamını hatırlayacaksınız.
Göcek’in marinaları
Göcek, Türkiye’de yat turizminin merkezlerinden biri. Bunu Göcek Çarşısı’nı ve kordonu ziyaret edince çok daha iyi anlıyorsunuz. Deniz manzarasını da bölmeyecek şekilde aralıklı sıralanmış, doğayla ve manzarayla bütünleşmiş 6 marina yat severlere hizmet veriyor.
Hepsi birbirinden şık, insanın kalbini macera duygusuyla dolduran yatlar, yelkenliler ve guletler bu marinalarda sudaki kuğular gibi dizilmiş bekliyor. Özellikle geceleri marinaların su altı aydınlatmaları açılınca, ortaya çıkan manzaralar daha da şiirsel oluyor. Akşamüstü bu yatları sahilden izlemek, bir kafede ya barda oturup bu manzara eşliğinde dostlarla buluşmak müthiş bir keyif.
D-Marin Göcek, Göcek Marina, Skopea Marina, Göcek Marintürk, Port Azure Marina ve Club Marina şeklinde sıralanan bu marinaların hemen hepsinin çevresinde şık restoranlar bulunuyor. Özellikle D-Marin, D-Resort Oteli ile yan yana olması sayesinde plaj dahil birçok hizmet sunuyor.
Bu marinalar arasında ikisine ayrı bir parantez açmak gerek.
-Port Azure Marina lüks mega klas yatların kıçtan kara olduğu lüks bir marina. Dev yatların arasında yeşil ve mavinin kutsandığı bu marinaya yabancılar giremiyor. Ancak uzaktan mega yatları gözleyip hayaller kurmak bile meraklıları için çok eğlenceli.
-Göcek Koyu’nda en uçta yer alan Club Marina ise Türkiye’nin ilk doğal marinası unvanına sahip. Doğayla bütünleşmiş bu marinada yatlar koydaki ağaçların yanı başına bağlanıyor.
Özetle Göcek Çarşısı’nı gezerken marinalar hep yanı başınızda olacak. Tadını çıkarın.