Karyalılar, Persler, Likyalılar, Selevkoslar, Romalılar, Bizanslılar, Osmanlılar ve daha niceleri Fethiye’nin de içinde yer aldığı bu zengin coğrafyanın baş aktörleri olarak tarih sahnesinde yer almış. Bu küçük ama zengin müzede, üstüne bastığınız toprakların 5000 yıllık hikayesini adeta yaşayarak öğreniyorsunuz.
Fethiye Müzesi, şehir merkezinin tam ortasında yer alıyor. Yolunuz Fethiye’ye düştüğünde uğramadan geçemeyeceğiniz bu müzenin bünyede yarattığı heyecan, daha içeriye girmeden henüz müze bahçesindeyken başlıyor. Milattan önce tarihlerden kalma aslan heykelleri, taş zeytinyağı değirmenleri gibi hazineler içeride göreceklerinizin küçük bir fragmanı. Aklınıza hemen bu eserlerin güneşin, yağmurun, rüzgarın altında beklemesi yerine binanın içinde sergilenmesi daha iyi olmaz mı sorusu geliyor.
İçeriye girdiğinizde bunun neden mümkün olmadığını hemen anlıyorsunuz çünkü müzede yer yok. Baştan söyleyelim, İzmir ya da Antalya’daki arkeoloji müzesi gibi bir yer beklemeyin, müze iki ana salondan oluşuyor ve bahçedeki eserleri içeriye almak bina büyümedikçe imkansız gözüküyor.
Bu müze küçük ama son derece zengin bir içeriğe sahip. Bu zenginlik, Fethiye ve çevresinin tarihi zenginliğinden geliyor. Dalaman, Fethiye, Ortaca, Köyceğiz ve Seydikemer bölgelerinde bulunan arkeolojik eserler bu müzede sergileniyor. Müzedeki en eski eser MÖ üç binli yıllardan kalma. Geç Osmanlı dönemine kadar toplam 5000 yılı kapsayan bir döneme dair çok sayıda eser bulunuyor.
Müzenin tarihçesi
Fethiye Müzesi’ne dair ilk adım 60’lı yıllarda atılmış. 1957 depreminden sonra yerle bir olan Fethiye yeniden inşa edilirken, tarihi kalıntıları da bir araya toplama fikri ortaya çıkmış ve 1962’de dönemin kaymakamı Recep Ceylan’ın girişimleri ile Fethiye Limanı civarında Antik Telmessos Tiyatrosu’nun yanındaki arazide bu eserler bir araya getirilmiş. Açık hava müzesi olarak başlayan bu girişim, 1987 yılında Kesikkapı Mahallesi 505. Sokak’taki müze binasının açılışıyla bugünkü halini almış.
Mutlaka görülmesi gereken eserlerden bazıları
Müzedeki eserler kronolojik sırayla sergileniyor. Bu müzede lahitler, sunaklar, Hadrianus, Antoninus Pius ve Marcus Aurelius olmak üzere 3 büyük Roma hükümdarının çok iyi durumda bulunan heykelleri, Yunan ve Roma tanrı ve tanrıçalarına dair heykeller, adak setleri, dioskurlar, altın taç ve kaseler, sikkeler, büstler, Helen ve Roma döneminden kalma çok sayıda heykelcikler ve figürler, kandiller ve çömlekler gibi eşyalar bulunuyor.
Ancak mutlaka görmeniz gereken, insanı düşüncelere ya da hayal âlemlerine götürecek çok özel eserler ise şunlar:
• MS 2. yüzyıldan kalma “Kumrulu Genç Kız” heykeli
• Likçe dilinin çözülmesini sağlayan “Üç Dilli Yazıt” (Grekçe, Likçe ve Aramice)
• “Çift Dilli Yazıt” (Grekçe ve Karca)
• Kabartmalarla bezeli “İzraza Anıtı”
• Osmanlı döneminden kalma “Oyma Ahşap Kapı”
• Fethiye kıyılarında 1967’de denizde bulunmuş olan “Azize Katherina Gemi Başı Süsü”.
• “Kayaköy Kilisesi Kapısı”
Fethiye Müzesi az bilinen bir mücevher. 2023 sonu itibariyle kapsamlı bir restorasyona giren müzenin bahçesindeki eserleri her zaman dışarıdan görmek mümkün. Restorasyonun 2024 yazına yetişmesi hedefleniyor. Ama öncesinde müzeyi arayıp bilgi almanızda fayda var.
Adres: Kesikkapı Mahallesi, 505 Sokak, No:4 Fethiye/MUĞLA
E-mail:
[email protected]
Tel: 02526141150 - 02526149548
Müze Ziyaret Saatleri:
Yaz: 08.30-19.30
Kış: 08.30-17.00