200 metreyi bulan dik kayaların arasında, 18 km uzunluğunda coşkuyla akan daracık bir suyolu. Bazen buz gibi suların içinde bazen kayalara çakılmış bir yürüyüş platformunun üstünde yürüyeceğiniz unutulmayacak bir macera. Bu sıra dışı deneyim için ne yapın edin, Saklıkent Kanyonu’nu mutlaka gezin.
Yıl 1988. Fethiye’ye 50km uzaklıkta bir çoban keçilerini otlatmaktadır. Bir ara sürüdeki keçilerden birinin eksildiğini fark eder, aramaya başlar ve tesadüfen Türkiye’de son 40 yıldaki en büyük coğrafi keşiflerden birini yapar; Saklıkent Kanyonu’nu keşfeder. Ekrem adındaki bu çoban, suyun kaynağına kadar gider, mağaralar bulur. Sonra da bu güzelliği herkesin öğrenebilmesi için yetkililere haber verir. Ardından TRT’nin yayınları ile duyurulan kanyona ilgi hızlı bir şekilde büyür.
Kanyon ve çevresindeki 12.390 hektarlık alan 1996 yılında milli park ilan edilir ve koruma altına alınır.
Avrupa’nın ikinci büyük kanyonu
Milli parkın arazi yapısı kalker diğer bir ifadeyle kireçtaşı. Kireçtaşı görece yumuşak bir yapıya sahip bir zemin tipi. Eşen Çayı’nın bir kolu olan Karaçay milyonlarca yıl boyunca kireçtaşını aşındırarak kendine bir yol açmış ve fay çatlaklarının da kolaylaştırması ile ortalama 200 m derinlikte, 18 km uzunlukta bir kanyon oluşturmuş. Kanyon bazı yerlerde 2 metreye kadar daralıyor, gökyüzü bile gözükmüyor ki bu da kanyona görkemli ve vahşi bir hava katıyor. Karaçay'ın debisi ise Kanyon çıkışında 14–17 m³/sn'ye ulaşıyor. Bu özellikleri ile Saklıkent Kanyonu Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın ise ikinci büyük kanyonu olma unvanını taşıyor.
Cıvıl cıvıl kafelerde dinlenin
Kanyona giriş ücretli. Otopark, tuvalet, çok sayıda kafe ve restoran giriş bölümünde mevcut. Çayın kenarındaki bu mekanlarda bir süre dinlenmenizi ve serinlemenizi öneririz çünkü girişte veya çıkışta gücünüzü toplamaya ihtiyacınız olacak. Bu mekanlar rengarenk ve cıvıl cıvıl. Burada alabalık başta olmak üzere yerel lezzetlerin tadına bakarken ayağınızı suya bile sokabilirsiniz. Hatta uzanmak isteyenler için suyun üzerinde hamaklar bile mevcut.
Karaçay’ın kaynağını görün
18 kilometrelik kanyonun tamamında yürüyebilmek mümkün değil, ayrıca bazı noktalarda su tehlikeli bir şiddete ulaşıyor. Girişten sonra kısa bir yürüyüşle Karaçay’ın kaynağına ulaşabiliyorsunuz. Burayı mutlaka görün. Bu noktada kanyon genişlediği için su tehlikeli değil, birazcık ıslanmayı göze alarak karşıya, yani çayın diğer kıyısına geçerek bir süre daha yürüyüşe devam edebilirsiniz. Yürüyüş sırasında kayaların arasından doğan suların küçük çağlayanlar oluşturduğunu görebilirsiniz.
Mayonuz ve lastik ayakkabılarınız yanınızda olsun
Kanyonda bazı yerlerde dik kayalara çakılmış ahşap platformlarda yürüyecek bazı yerlerde de buz gibi suya girerek çakıllı zemin üzerinde yürüyüşe devam etmek durumunda kalacaksınız. Su bazen bele kadar yükselebilir bu nedenle mayonuzun ve kaymayan lastik ayakkabılarınızın mutlaka üzerinizde olması gerek. Suda yürüyüş bölümlerinin çocuklar için çok uygun olmayacağını söylemeliyiz. Su gerçekten çok soğuk ve suyun dibindeki çakıllar da kaygan. Ayrıca yanınızda telefon, cüzdan ve fotoğraf makinesi gibi eşyalarınız için su geçirmeyen bir çantanız olsun.
Bir uyarı da hava sıcaklığı konusunda yapalım. Dışarısı 40 derece olsa bile, kanyonun içindeki hava oldukça serin.
Mağaralar da var
Kanyonda 20’ye yakın mağaranın olduğu ancak bu mağaralara girişin güvenli olmadığı söylenilmekte. Bu nedenle mağaraları bulacağız diye ısrar etmeyin. Eski hikayelerde bu mağaralarda eşkıyaların yaşadığı, Saklıkent Köprüsü’nden geçenlere ateş açtığı, hatta köylülerin eşkıyaları kaçırmak için mağaralara arı kovanı attığı anlatılmakta.
Şifalı çamur banyosunu deneyin
Karaçay ile Eşen Çayı’nın birleştiği noktada çamur banyosu yapmak mümkün. Toroslardan akıntıyla gelen bu çamurun yoğun ve şifalı bir mineral içeriğine sahip olduğu söyleniyor. Cilde faydalı olduğuna inanılan çamur banyosu sırasında herkes birbiriyle şakalaşıyor, hatta çamur savaşı yapıyor. Daha sonra ise çayda yıkanarak yola devam ediyorsunuz.
Kanyon çıkışında yerel pazara mutlaka uğrayın
Burada köylülerin açtığı tezgahlarda çok sayıda lokal ürün görebilirsiniz. Kurutulmuş meyveler, şifalı otlar, baharatlar, hediyelikler, kilim ve dokumalar satan Ege şiveli güler yüzlü köylülerden alışveriş yapmak insana mutluluk veriyor. Özellikle yöreye özgür bir cins olan mısır incirini bulursanız mutlaka tatmanızı öneriyoruz.
Adrenalin isteyenlere rafting, zipline, bungee jumping
Sadece yürüyüş yapmak bana yetmez diyorsanız rehberli gezi ile parkurun seviyesini zorlaştırabilirsiniz. Dilerseniz rafting de yapabilirsiniz. Kanyonda zorluk ve uzunluk derecesi farklı parkurlar mevcut ve çok sayıda rafting firması hizmet veriyor. Adrenalini biraz daha yükseltmek istiyorum diyorsanız zipline adı verilen çelik halat üzerinde havadan kayarak manzaralı bir maceraya atılabilir, hatta bungee jumping atlayışı bile yapabilirsiniz.
Saklıkent Kanyonu ve Milli Parkı’na ulaşım
Fethiye’ye yaklaşık 45 kilometre uzaklıktaki kanyona ulaşım için özel aracınızla Kayadibi Köyü’ne doğru yola çıkabilirsiniz. Yol yaklaşık 50 dakika sürüyor ve yol boyu yönlendirici tabelalar mevcut. Özel aracınız yoksa Fethiye içinden hareket eden otobüslere binebilirsiniz. Ayrıca yine Fethiye içinden düzenlenen Saklıkent turlarına da katılabilirsiniz.
Kanyonu bir sezonda yaklaşık 200 bin kişi ziyaret ediyor. Bu nedenle mümkünse hafta içi, hatta Haziran ve Eylül gibi aylarda ziyaret etmeniz sizin için daha keyifli olabilir.