Kızkumu Plajı sürprizlere dolu bir doğa harikası. 2,5 km uzunluğundaki bir koyda yer alan bu eşsiz plaj önce kızıl renkteki kumlarıyla sizi şaşırtacak. Sonra, denize baktığınızda su üzerinde yürüyen insanlar görecek ve şaşkınlığınız daha da artacak. Bir prensesin trajik hikayesinden doğduğuna inanılan bu plaj, yanı başındaki bulunan tarihi Kale Adası ve sunduğu güzelliklerle aklınızı başınızdan alacak.
Kırvasil - Orhaniye Köyü’ne hoş geldiniz
Kızkumu Plajı, Orhaniye Köyü’nde bulunuyor. Tarihi milattan önce 300’lü yıllara uzanan köyün eski adı Kırvasil’miş. Köyün sakinleri ise Rumlardan oluşurmuş. 12. yüzyılda Anadolu’ya yayılan Türkmenlerin baskısıyla köyün sakinleri arazilerini köyde kalanlara devrederek göçmeye başlamış. En sonunda köyde tüm arazilerin sahibi olarak Kır Saçlı Vasil amca kalmış, Kırvasil ismi de buradan geliyor. Osmanlı zamanında tekrar Rum balıkçıların yaşadığı bir köy olan Kırvasil’deki Rumlar mübadele ile temelli karşı kıyılara göçmüş. Yunanistan’dan buraya gelen Türkler de köyün adını Orhaniye’ye çevirmiş.
Köyün çevresinde ise Bybassos antik kentinin kalıntıları bulunuyor. Arkaik ve Hellenistik döneme ait bu kente ait Bybassos Tapınağı’nın kalıntılarını Orhaniye Köyü’nün sırtını dayadığı tepelerde görmek mümkün.
Denizin üstünde yürüyün
Kızkumu Plajı’nda suyun üstünde yürüyen insanları gördüğünüzde bir mucizeye tanıklık ettiğinizi düşünebilirsiniz. Ancak gördüğünüz olay tamamen doğal bir oluşumun sonucu. Çevredeki kayaların çeşitli nedenlerle kuma dönüşmesi sonucu suyun 10 ila 50 cm altında kalan 3 metre genişliğe sahip 600 metrelik bir yürüyüş yolu oluşmuş. Sular yükseldiğinde yol kısalıyor, sular çekildiğinde ise yol uzuyor. Uzaktan ya da yukarıdan bakıldığında insanlar sanki suyun üzerinde yürüyormuş gibi gözüküyor. Bu yolun başında ise Kızkumu efsanesine konu olan prensesin sembolik bir heykeli bulunuyor.
Kızkumu’na geldiğinize mutlaka bir dilek tutun, çünkü halk arasındaki inanışa göre bu yolu yürüyerek geçenlerin tuttukları dilek kabul oluyormuş.
Kızkumu efsanesi
Suyun altındaki kumlu yolun nasıl oluştuğunu anlatan efsanenin iki versiyonu var. Maalesef ikisi de trajik bir sona sahip. Biz birinci versiyonu daha çok seviyoruz çünkü içinde aşk ve tutku var.
• Orhaniye çevresindeki antik Bybassos Kenti’nin kralının kızı genç prenses, bir balıkçıya âşık olmuş. Bu iki âşık her fırsatta sahilde buluşurlarmış. Bu gizli ilişki kralın kulağına gitmiş ve kızının asil olmayan sıradan bir balıkçıya âşık olmasına çok hiddetlenmiş. Askerlerine pusu kurmalarını ve balıkçıyı öldürmelerini emretmiş. Akşam olduğunda sahile inen prenses pusuyu fark etmiş. Uzaktan balıkçı teknesiyle görününce, tekneye doğru koşmaya başlamış. O an bir mucize olmuş ve denize attığı her adımda, ayaklarının altında kumlardan bir yol oluşmuş. Tam balıkçının teknesine vardığı sırada, askerlerinden biri okunu balıkçıya fırlatmış ancak ok prensese isabet etmiş. Kızın kanı, kumları kızıla boyamış. Balıkçı, prensesin cansız bedenini teknesine alarak gözden kaybolmuş.
• Efsanenin ikinci versiyonunda ise Bybassos Krallığı düşmanları tarafından işgale uğramış. Prenses de canını kurtarmak için kısa yoldan karşı kıyıya geçmek istemiş ve eteklerine kum doldurmuş. Bu kumları denize her serptiğinde önünde bir adım daha atabileceği bir yol oluşuyormuş. Ne yazık ki yolun yarısında eteğindeki kumlar bitmiş ve prenses sulara gömülmüş.
Kale Adası’na uğrayın
Koyun ortasında, Kızkumu Plajına karşı küçücük bir ada bulunuyor. Kale Adası olarak bilinen bu adanın üzerinde Bybassos Krallığı ve Bizans’tan kalma bir kalenin ve bazı binaların kalıntıları bulunuyor. Eğer tekneniz varsa veya yat kiralama yaparak koya geldiyseniz şanslısınız, üzerinde tavşanların koşturduğu bu adayı keşfedebilir, gününüzü daha da güzelleştirebilirsiniz.
2,5 km uzunluğundaki bu koyda neler var?
Kızkumu Plajı’nın içinde olduğu koyun bir tarafı Orhaniye Köyü demiştik. 2,5 km uzunluğundaki koyun diğer kıyıları çam ağaçlarıyla kaplı yamaçlardan oluşuyor. Bu ağaçlar her sabah koyun havasını tazeliyor. Koyun çeşitli noktalarında marinalar mevcut. Bu marinalarda yer alan yat ve yelkenliler, bir boğazı andıran koyun boynuna takılmış inci kolyeler gibi hafif hafif suda salınıyor.
Koyda kalınacak çok fazla yer yok. Orhaniye içinde bungalovlar, pansiyonlar, butik otel ve moteller, her damağa uygun farklı restoranlar mevcut. Marinaların en büyüğü ise Martı Marina. Bu marina içinde bir de 5 yıldızlı bir otel bulunuyor. Deniz ise temiz öyle ki Martı Marina, Türkiye’nin denize girilebilen ilk marinası unvanına sahip. Ayrıca Martı Marina ve Otel binalarının yanı başında Bizans’tan kalma bir manastırın kalıntıları bulunuyor. Bu kalıntılardaki mozaikler ise görülmeye değer.
Orhaniye’ye 2,5 km uzaklıkta Turgutlu Şelalesi bulunuyor. Yeşillikler içindeki bu küçük şelalenin döküldüğü doğal havuzda yüzmek ve serinlemek mümkün, aklınızda bulunsun.
Kızkumu Plajı’na ulaşım
Orhaniye ile Marmaris arası karayolu ile 29 km, yaklaşık 34 dakika. Eğer Marmaris’ten deniz yolu ile gelmek isterseniz, bölgenin yarımada şeklindeki girintili çıkıntılı coğrafyası nedeniyle bu mesafe çok çok daha uzak. Ancak deniz yoluyla gelmenin yani yat kiralama yöntemini seçmenin müthiş avantajları var. Marmaris’ten Datça’ya kadar birbirinden güzel çok sayıda koy var. Bunun için yeterli zamanım yok diyorsanız, kiralayacağınız yat bulunduğunuz konuma da geliyor ve kısa yoldan Kızkumu’na ulaştırıyor. Size de deniz üzerinde kalabalığa karışmadan unutamayacağınız bir tatil kalıyor.