Fethiye ilçesinin bir mahallesi olan Göcek’in tarihini esasen Fethiye’nin tarihiyle birlikte ele almak gerekir. Yine de muhtelif kaynaklarda yer aldığı kadarıyla Göcek ve yakın çevresi hakkında bilinenleri sizlerle paylaşalım.
Göcek’in tarih öncesi dönemde bilinen en eski adları Hyparna, Daydala (Daidala) ve Kalimçe (Kalimche) idi. O dönemdeki sınırlarıyla bugünkü sınırları farklılık gösterse de Göcek, Karya şehri Kaunos ile Likya şehri Telmessos -sırasıyla Dalyan ve Fethiye- arasında yer alıyordu.
Tarihi MÖ 14. yüzyıla dayanan Göcek’te özellikle Likya uygarlığına ait birçok yerleşim yeri kalıntısı, kaya mezar, anıt mezar ve hamam türü yapılar bulunmaktadır. Kalimçe şehrinin merkezi ise tam olarak belirlenemediği için bölgede arkeolojik çalışma yürütülmemekte. Fakat Kalimçe’ye ait olduğu düşünülen su altı harabeleri, Göcek’in 50 metre kadar açığında net şekilde görülebilmektedir. Osmanlı döneminde, çevredeki dağlarda bulunan madenlerden çıkarılan krom cevherlerini taşıyan gemilerin liman olarak kullandığı Göcek’te, Osmanlı’nın yanı sıra Roma ve Bizans dönemlerine ait birçok yapı bulunmaktadır.
İnsanlık tarihinin belki de en ünlü efsanesi Göcek’te
Tarihî yapılarının yanı sıra Göcek, efsaneleriyle de zengin. Bu efsaneler arasında en ünlüsü ise İkarus Efsanesi: Atina'lı mucit Daidalus ve oğlu İkarus (Icarus), Kral Minos tarafından cezalandırılır ve bir kuleye kapatılır. Daidalus, bal mumu ve kuleye gelen kuşların tüylerini kullanarak oğluna, kulenin penceresinden özgürlüğüne uçması için bir çift kanat yapar ve ona, güneşe doğru uçmamasını tembihler. Genç İkarus babasını dinlemez, uçmanın vermiş olduğu mutluluk ve heyecanla güneşe doğru kanat çırpar. Bal mumu kanatları eriyen İkarus denize düşüp hayatını kaybeder.