Göbün Koyu denizden daracık bir girişi olan koy. Onu böylesine özel yapan özelliği de muhtemelen bu dar girişin verdiği atmosfer. Göbün Koyu'nun içinden dışarıya baktığınızda sanki bir koridora bakıyormuş gibisiniz, açık denizden baktığınızda ise burada bir koy olduğunu kestirmeniz zor. Anca karaya yaklaştıkça burada bir koy olduğunu anlıyorsunuz.
Kapıdağ Yarımadası Marmara Denizi’nde değil miydi dediğinizi duyar gibiyiz. Evet, Türkiye’nin ikinci bir Kapıdağ Yarımadası daha var. Dalaman ve Göcek’in arasından denize uzanan bu cennetimsi coğrafya, adını yarımadanın anakara ile birleştiği en dar noktada bulunan ve geçişi kontrol etmeye yarayan sur kalıntılarından almış. Yarımada batıda Rodos Adası’na, kuzeydoğuda ise Göcek ve Fethiye’ye bakıyor. Martı Koyu, Binlik Koyu, Hamam Koyu gibi çok sayıda koyun bulunduğu yarım adanın en uç noktasında ise Göbün Koyu bulunuyor.
El değmemiş bir güzellik
Göbün Koyu, Göcek’in koylarından biri olarak bilinse de teknik olarak Dalaman’a bağlı. Tropik coğrafyaları anımsatan bu koyun bir yanında Merdivenli Koyu diğer yanında Domuz Adası, karşısında ise Sarsala Koyu bulunuyor. Yakın çevredeki tüm bölgede olduğu gibi burada da inşaat yasak, yerleşim ise çok kısıtlı. Devlet burada görevini yapmış ve coğrafyayı korumaya almış. Biz ziyaretçilere düşen görev ise koyu ve tüm bölgeyi bulduğumuz gibi temiz bırakmak. Göbün’e karadan ulaşım yok. O kadar el değmemiş bir coğrafya ki şebeke suyu ve elektrik de yok. Koyun bugünlere kadar böylesine doğal kalabilmesinin en büyük nedenlerinden biri de bu.
Göl gibi bir deniz
Göbün Koyu’nun dar ve uzun bir girişi var. Bu nedenle koy hiç dalga almıyor. Çam ve zeytin ağaçları koyun yamaç ve tepelerini kaplamış durumda. Doğal bir marinayı andıran koyda sert rüzgarlara da hiç rastlanmıyor. Dışarıda fırtına kopacak ki anca burada rüzgar essin diyebiliriz. Ancak yanlış anlaşılmasın, koyun rüzgar almaması sıcak yaz günlerinde bunalmak anlamına da gelmiyor. Tepedeki çam ormanlarının ve zeytinliklerin arasından efil efil bir rüzgar esiyor. Ferahlatan, nefes aldıran bu rüzgar Akdeniz’in sonsuz maviliğine karışıyor gidiyor. Dünyanın, Türkiye’nin ve hayatın ne kadar güzel olduğunu aklınızdan geçirerek şükrediyorsunuz.
Goeben (Yavuz) Zırhlısı’ndan Göbün’e
Göbün Koyu’na dar ve uzun yapısından dolayı çok büyük tekneler ve mega yatlar giremiyor, girse de manevra yapamıyor. Nitekim Göbün adının Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’na girmesine neden olan meşhur Goeben (Yavuz) zırhlısından geldiği söyleniyor. İstanbul’a doğru yol alan bu meşhur zırhlı burada mola vermek için koya girmeye çalışmış ancak becerememiş. Elbette bu bir rivayet, doğruluğu kesin olan bir bilgi değil.
Göbün Koyu dalış yapmak isteyenler için ideal
Göbün Koyu oldukça sığ, çoğu yerde derinlik 5 ila 7 metre arasında. Özellikle koyun batı kısımları çok daha sığ. Zaten bu sığ kısımların altında antik bina kalıntılarının olduğu söyleniyor. Bu kalıntıların Doğu Roma ve Bizans döneminden kalma Rum evleri olduğu tahmin ediliyor. Muhtemelen büyük Akdeniz depremlerinden birinde zemin çökmüş ve binalar denizin içine gömülmüş olsa gerek. Zaten koyu çevreleyen yamaç ve tepelerde de denizde olduğu varsayılan kalıntıların devamını görmek mümkün.
Bu berrak deniz, dalış yapmak isteyenler için ideal. Bu yüzden en azından deniz gözlüğünüz yanınızda olsun. Kim bilir belki de bir sualtı keşfi yapabilirsiniz.
Göbün Koyu'nda günbatımı Bayraktepe’den seyredilir
Koyun manzara seyredilebilecek hakim tepesinin adı ise Bayraktepe. Kıyıdan bir patika ile çıkılabilen bu tepeninin yolu oldukça keskin taşlarla ve kayalarla kaplı. Bu nedenle plaj ayakkabısı ya da terlikle denemeyin. Mutlaka yürüyüş ayakkabısıyla tırmanın. Bayraktepe’nin üst noktasında ise harika bir manzara sizi bekliyor. Kıyıdayken göremediğiniz gün batımı burada nefes kesici bir hale bürünüyor. Komşu koy olan Merdivenli Koyu ve Dış Göbün Koyu’nun üzerinden oluşan ışık oyunları insanı hayaller alemine sürüklüyor.
Tekneci dostu restaurant
Koyun en dip noktasında yat ve tekne sahiplerine hizmet veren bir restoran ve bu restorana ait 40-50 yatlık bir iskele mevcut. 1972 yılında Kayaköylü bir dalgıç ve eşinin kurduğu bu aile restoranı, aynı zamanda Göcek koylarının ilk kıyı restoranlarından biri. Sahipleri hâlâ mütevazılığını koruyor, herkese muhteşem bir konukseverlik ve sıcaklıkla kucak açıyor.
Restorana tüm malzemeler deniz yolu ile geliyor. Elektrik ise güneş panelleri ve aküler ile karşılanıyor. Bu da koyda vakit geçireceğiniz süre jeneratör uğultusu duymamak demek.
Restoranda wc ve duş imkanı mevcut. Marketinde dondurma, sigara gibi ürünler bulunuyor. Hatta uzun yol yatçıları için berber sevisi bile bulunuyor.
Özellikle yüksek sezonda rezervasyonsuz yer bulmak mümkün değil. Hatta kış aylarında bile rezervasyon yaptırmanızı öneririz, çünkü Göbün’ün ve restoranın şöhreti çoktan sınırları aşmış durumda.
Göbün Koyu’na ulaşım
Göbün Koyu’na, hatta Kapıdağ Yarımadası’ndaki hiçbir koya karayoluyla ulaşım mümkün değil. Yol yok diye bu güzellikten mahrum kalacak değilsiniz. Göcek’ten haftalık, günlük ya da saatlik yat kiralama seçeneklerini değerlendirebilirsiniz. Özellikle bu kiralamayı bir-iki aile birleşerek yaparsanız sizin için oldukça ekonomik bir çözüm olduğunu göreceksiniz. Üstelik bu sayede Göbün Koyu’nun yanı başındaki Merdivenli Koyu’nu, Martı Koyu’nu ve Domuz Adası’nın kıyılarını da keşfedebileceksiniz.