Blog

Mavi Yolculuk Nedir? Neden Bu Kadar Ünlü?

Mavi yolculuk, Türkiye'nin güney Ege ve doğu Akdeniz kıyıları boyunca yapılan deniz üzerinde eşsiz bir yolculuk deneyimi olarak pek çok kişinin hayallerini süsler. Ancak, bu yolculuğun kökleri, kimin hayal gücüyle ortaya çıktığı ve ilk yolculukta kimlerin bulunduğu gibi detayları birçoğumuz bilmez. Oysa bu yolculuklar, ilk başladığında imkansızlıklar içinde yapılmıştır.

Mavi yolculuk nedir?

Mavi Yolculuk, Türkiye'nin en güzel kıyılarını ve tarihi zenginliklerini keşfederek denizle iç içe geçirilen zamanların adıdır. Bu kavram, 20. yüzyılın ortalarında yaşamış üç önemli isim tarafından literatüre kazandırılmıştır: Halikarnas Balıkçısı, Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu. Gelin, mavi yolculuğun tarihini ve bu büyülü deneyimin nasıl popülerleştiğini beraber inceleyelim.

Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın filmlere konu olacak hikayesi

Mavi yolculuğun tarihini anlatmak için önce Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı anlatmamız gerekir. Nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, kendine Türk edebiyatında özel bir yer açmış bir yazar, romancı ve hikayecidir. 17 Nisan 1890’da o zamanlar Osmanlı toprağı olan Girit’te 6 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak doğmuştur.

Amcası İkinci Abdülhamit’in sadrazamı olan Ahmet Cevad Paşa’dır. Babası ise Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa olarak bilinen, Atina Valiliği de yapmış olan bir tarihçi ve devlet adamıdır. Cevat Şakir’in çocukluğu Yunanistan’da geçer, okul çağına geldiğinde ise Büyükada’dadır. Liseyi Robert Kolej’de okur. Yazı dünyası ile tanışması da burada olur, tercümeler yapar, ilk yazıları gazetelerde yayımlanır. Üniversiteyi Oxford’da okur. Tarihe, felsefeye, edebiyata, resim ve güzel sanatlara sevdalıdır. Ardından İtalya’da güzel sanatlar akademisinden resim eğitimi alır. Böylece Arapça, Farsça, İspanyolca, Fransızca, İngilizce, Antik Yunanca’ya ilaveten İtalyanca ve Latinceyi de öğrenir. Bol bol resim yapar. Zaten tüm ailesi güzel sanatlara çok yatkındır. Kız kardeşleri Fahr-el Nisa ve Aliye çok ünlü birer ressam, diğer kız kardeş Ayşe ise piyanisttir. 4. kız kardeşin kızı Füreyya ise dünyaca ünlü bir seramik sanatçısı olacaktır. Kısacası Cevat Şakir, birçok alanda çok yetenekli bir maceracıdır. Ancak yaşadığı bir trajedi bu yetenekli kişiliğin hayatının yönünü değiştirir. Babasıyla yaşadığı bir tartışma sonucu onun ölümüne sebep olur ve 15 sene hapis cezası alır. Mahkûmiyeti sağlık sorunları nedeniyle erken biter ve yaşamını sürdürebilmek için, resimler ve karikatürler yapmaya, gazetelere yazı yazmaya başlar. Yazdığı bir hikâye sonucu, halkı askerlikten soğuttuğu gerekçesiyle Bodrum’da 3 sene kalebentlik cezası (kale dışına çıkmama hapsi) almasına neden olur. Ancak Bodrum kalesi yıkıktır ve bu ceza bir sürgün cezası olarak yaşanır.

Mavi yolcuktan önce mavi sürgün

Bodrum 1925 yılında kimselerin bilmediği, hakkında en ufak bir bilgi kırıntısı olmayan bakir bir memlekettir. Cevat Şakir, Bodrum’u gördüğü an çarpılır, burası yıllarca hayalini kurduğu denizin ve doğanın olduğu coğrafyadır. İnsanı fakirdir, sadece incir, tütün gibi tarım ürünleri satar, süngercilik yapar. Cevat Şakir hem Bodrum’u ve civarını keşfetmeye başlar, bir taraftan da yazılar yazmaya devam eder. Bodrum’un güzelleştirmek, halkının refahına katkıda bulunmak için çalışmaya başlar, önce balıkçılığı öğrenir. Sonra tarıma merak salar. O yıllarda Bodrum ve çevresinde turunçgiller pek yetiştirilmez. Çeşit çeşit turunçgil tohumu bulur, palmiye ve okaliptüs fideleri getirir. Hatta greyfurtu Türkiye’ye ilk o getirmiştir. Yaptıkları Bodrum halkı tarafından da benimsenir.

Cezası sırasında denize açılması yasak olan Cevat Şakir, cezası bitince önce küçük bir sandal ile denize açılır. Daha sonra 7 metrelik yatağan adını verdiği tekneyi alır. Bodrum’un tüm koylarını tek tek gezmeye başlar. Bölgenin tarihini, antik yerleşim yerlerini iyice öğrenir. Zaten eski Yunanca ve Latinceyi bildiği için bunları öğrenmek pek zor olmaz. Artık yazılarında Halikarnas Balıkçısı mahlasını kullanmaya başlar.

İlk mavi yolculuk

1945 yılında, Cevat Şakir arkadaşı Sabahattin Eyüboğlu’na bir mektup yazar. Sabahattin Eyüboğlu o sıralar Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Klasikler Dizisi’nin çeviri şefidir. Mektupta Cevat Şakir ona gerçek güzelliğin ne olduğunu görmeleri için birkaç arkadaşını yanına alarak Bodrum’a gelmesini söyler. Türkiye’nin en seçkin entelektüellerinden oluşan bir ekip yola çıkar. Ekipte Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Benya Rapaport, Erol Güney, Sabahattin Ali, Fuat Ömer Keskinoğlu, Necati Cumalı gibi isimler vardır. 1945’in yazında ahtapot avcısı Paluko’nun yelkeniyle ilk mavi yolculuk yapılır ve bu isimler ilk mavi yolcular olur.

Daha sonra 11 yıl ara verilir, 1957’den sonra ise her yıl mavi yolculuk yapılmaya başlanır Ancak Bodrum’a ulaşım zorludur. Üstelik kentte turizm hiç gelişmemiştir. Bu yüzden yılda anca bir defa mavi yolculuk yapılır. Bu mavi yolculuklar genellikle Uçarı, Macera ve Karakuş adındaki teknelerde gerçekleşir. Yemek hazırlamak ve tuvalet konuları, denizde yaşanan tehlikeler yolcuları en çok zorlayan etkenlerdir. Ama her yolculuk sanatla, tarihle mitolojik öykülerle doludur. 1965’te 16 metrelik Hürriyet isimli tekne devreye girer. Bu tekne içinde kamara ve tuvalet anlamına da gelmektedir ve bu konfor ilk yolculuklar için büyük bir rahatlık demektir. Halikarnas balıkçısı artık yaşlandığı için mavi yolculuklara katılmaz ama Hürriyet’in ilk yolculuğuna katılan mavi yolcuları uğurlamak için iskeleye gelir.

İstanbul ve Ankara’nın kültür ve sanat camiasında mavi yolculuk giderek daha da popüler olur. Türkiye’nin en önemli yazarları, ressamları, bilim insanları, özetle sanatçı ve aydınları mavi yolculuğu deneyimler. Bu isimler arasında kimler yok ki! Azra Erhat, Vedat Günyol, Sabahattin Eyüboğlu, Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal, Can Yücel, Güler Yücel, Oktay Rifat, Doğan Avcıoğlu, Mina Urgan, Cevat Çapan, Müntekim Ökten, Melek Ulagay, Ali Sirmen, Haluk-Rena Gerger, Gençay Gürsoy, Şadi Çalık, Gülnur Savran, Türkan Saylan, Örsan Taha-Jale Parla, Öymen, Selçuk-Sabahattin Batur, Turgut Kazan, Güngör Dilmen, Murat Belge, Aydın Engin, Selim İleri, Gündüz Vassaf, Nail Satlıgan, Yücel Sayman, Oya Baydar, Cengiz Bektaş, Bülent Tanör, Doğan Aksel gibi onlarca isim bu yolculuklarda denizle, doğayla, tarihle ve kültürle kucaklaşır.

Mavi yolculuğun isim babası ilk gezi de dahil olmak üzere bu gezilere birkaç kez katılan Sabahattin Eyüboğlu’dur. Azra Erhat ise ilk mavi yolculuk kitabının yazarıdır.

Mavi tur ile mavi yolculuğun farkı var mı?

Aslında bir farkı yok. Turizm şirketleri mavi yolculuğu pazarlarken zaman içinde kısaca mavi tur demeye başlamıştır. Ama siz “mavi yolculuk” olarak doğru şekilde kullanın, Halikarnas Balıkçısı, Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu’nun Türkçemize kazandırdığı bu büyülü ifadenin orijinaline sadık kalın.

Mavi yolculuk geleneği Türkiye’nin en önemli turistik değerlerinden biri. Dünyada bu tür başka bir yolculuk geleneği yok. Böyle tarihle ve doğayla iç içe geçmiş eşsiz rotalar ve koylar da yok. Siz de vakit geçirmeden birkaç günlüğüne bile olsa mavi yolculuğu deneyimleyin. Çünkü bugün el değmemişliğiyle övündüğümüz koylarımız yarın betona ya da yangınlara yenik düşebilir.